8 Ocak 2007 Pazartesi

Seni mi seviyorum yoksa seni sevmeyi mi?

Birini görmekle başlayan, tanıdıkça daha çok sevgi duyulan ve hayattaki diğer şeylerin umursanmadığı bir süreç aşk (en azından şu anda işimize gelen tanım bu olsun, zira tanımı değiştirmek teoriyi çökertebilir :)
O kişinin sıcaklığını özlemek, sarılmak istemek, yüzünü seyretmeyi istemek insanin içinde olan bişey. Hissetmek istediği ihtiyaç duyduğu bişey. Bence bu yüzden aşk karşımızdaki insandan oldukça bağımsızdır. Çünkü onu sevmek aslında ihtiyacımız olan ve doyurmak istediğimiz bir histir (veya hisler bütünüdür). Elbette aşkı karşıdaki insandan tamamen ayıramayız. Sonuçta o kişinin davranışları, görünüşü, sözleridir ona aşık olmamıza sebep olan ve herkesten etkilenmeyiz. Ama hislerimiz o kişiye özgü de değil. Her ne kadar insan bazen kendini sevdigi insan için yaratılmış hissetse de (ruh ikizi muhabbeti) aynı hislerin tekrar tekrar başka
insanlara da hissedilebileceğini (hemen hepimiz) biliyoruz. Hatta aynı kişiyi sevmek bile bir zamanlama meselesi. Aklımız başka birindeyken, hayatta bazı dertlerimize yoğunlaşmışken, aşk olmasa da sevgi ihtiyacımızı yakın çevreden karşılayabiliyorken gönlümüzü kaptırmadığımız birine, diğer zamanlarda aşık olabiliyoruz. Aslında biz gönlümüzü kaptırmıyoruz. Gönlümüzü istediğimiz zaman sunuyoruz, muhtelif alıcılardan beğendigimize aşık oluyoruz:)

Hiç yorum yok: