19 Ağustos 2008 Salı

Sağduyu ve Hoşgörü Partisi

diye bi parti kurulsa ne güzel olurdu diye düşündüm. Özellikle siyasetimizin kendi görüşünden olmayanları dinlememek, onlarla uzlaşmamak, onlarla çalışmamak ve güç ele geçirince ezmek üzerine dayandığını hesaba katarsak en önemli ihtiyaçlardan biri bence. Gaza getirme, taraf tutma zihniyetiyle değil de akla ve mantığa uyan (sağduyulu) davranışlar sergilemek.
Can Dündar'dan bir örnek: Gazi Üniversitesi'nde rektör tercihleri

Hasan Pulur'un köşesinden bir yazı. Abdüllatif Şener'in karşıt görüşlü birinden gördüğü hoşgörü ve bu bağlamda karşı taraftan nefret etmeye değil de beraber yaşamaya yönelik dilekler. Herhalde dünya görüşüm uymayacağından Şener'e oy vermem mümkün olmaz, ama keşke bütün AKP'liler Şener gibi olsaydı demekten de kendimi alamıyorum.

Tabi sağduyu bir avuç siyasetçiye değil de topluma girmeli, ki o toplumdan çıkacak siyasetçiler de sağduyulu ve hoşgörülü olsun. Çok alakasız bi bağlantı: english table tennis. Videodaki insanlar ne kadar ingiliz? Ama onları birleştiren ingiliz olmaları değil zaten, masa tenisi oynamak için biryere toplanmış olmaları, her etnik kökenden ve her dinden insanlar var, kimse birbirine böyle bir ayrım yapmıyor. Fransa'da gözlediğim önemli şeylerden biri de bu. Zencisi, arabı, uzakdoğulusu (hatta bazen Türk) bissürü insan var burda, metroda pazarda hayatın içinde. Kimse de ülke elden gidiyor, din elden gidiyor diye sokaklara dökülmüyor.
Belki Türkiye'den bunu beklemek haksızlık olur. İngiltere ve Fransa gibi medeniyetin erken ulaştığı ve çok göçmen alan ülkeler kadar farklılıklara açık olmamız beklenmemeli belki. Ama bir gün böyle manzaralar görmeyi çok isterdim. En azından başörtülü diye veya içki içiyor diye insanlarımız birbirine düşman kesilmeselerdi keşke.

Hiç yorum yok: