28 Ocak 2008 Pazartesi

Batılı olmayan halkların çelişkisi

Yine Amin Maalouf’un Ölümcül Kimlikler’inden bir alıntı. Kitap gerçekten çok derin ve sanıyorum okuyan herkes daha önceden kafa yormuş olduğu, hayatında gözlemlediği noktalarda kendinden bir şey buluyor ve o kısımlara dikkat kesiliyor. Şimdiki alıntım çoğu kişiyi etkileyecektir:

“Kaç kuşaktan beridir, varlıklarındaki her adımda bir teslimiyet ve kendini inkar duygusunun eşlik ettiği Batılı olmayan çeşitli halkların nasıl hissetmiş olabileceği pekala hayal edilebilir. Bütün bilgi ve becerilerinin miyadını doldurmuş olduğunu, ürettiklerin herşeyin Batı’nın ürettikleriyle kıyaslandığında değersiz kaldığını, geleneksel tıbba bağlılıklarının batıl inançlardan kaynaklandığını, askeri değerlerinin uzak bir anıdan başka bir şey olmadığını, saygı duymayı öğrendikleri büyük adamların, büyük şairlerin, bilginlerin, askerlerin, azizlerin, seyyahların dünyanın gözünde hiçbir değeri olmadığını, dinlerinin barbarlıkla suçlandığını, kendi dilleri artık sadece bir avuç uzman tarafından incelenirken, ayakta kalmak, çalışmak ve dünyanın geri kalanıyle bir bağlantıları olmasını istiyorlarsa başkalarının dillerini öğrenmek zorunda kaldıklarıbı kabul etmeleri gerekti onların… Bir Batılı’yla konuştuklarında, bu neredeyse asla onların dilinde değil, Batılı’nın dilinde olmuştur. Akdeniz’in güneyinde ve doğusunda İngilizce, Fransızca, İspanyolca ve İtalyanca konuşan milyonlarca insan bulabilirsiniz. Buna karşılık kaç İngiliz, Fransız, İtalyan ve İspanyol, Arapça ya da Türkçeyi öğrenmekte yarar görmüştür?”

Bence Akdeniz’in güneyinde ve doğusunda yukarıdaki paragrafın en az geçerli olduğu ülke Türkiye olmasına rağmen ciddi ölçüde gerçekle, benim gözümdeki Türkiye gerçeği ile örtüşüyor. Ciddi ölçüde tarihi ve vatani değerlerle beslenerek büyütülmemize rağmen aslında dünyada bulunduğumuz yerin oldukça aşağılarda olması çelişkisini hangimiz yaşamadık? Bilimsel, sosyal, kültürel alanda geriliğimizin bilincinde olup bir Batılı ile iletişim kurarken bir yandan da içimizde bir yerde “hiç de aşağı olmadığımızı” ya da “bulunduğumuz yeri haketmediğimizi” haykırma isteği uyanmadı mı? Bugün bu fark giderek kapanıyor olmasına rağmen hala “bir Türk” bir Batılı ile ancak karşılaştırılabilecek bir başarıya imza attığında milli gurur olarak basına manşet oluyor, çünkü hala alışılmadık bir durum.

Hiç yorum yok: