16 Şubat 2007 Cuma

Başkalarının görüşlerini umursa(ma)mak

Bir kıssadan hisse öyküsü vardır, belki okumuşsunuzdur önceden. Kısaca şöyle idi:
Bir adam, karısını çocuğunu ve eşeğini alarak uzun bir yola koyulur. Çocuğunu eşeğin üzerine oturtur karısıyla yürür eşek tükenmesin diye. Yakındaki bir köye vardıklarında bunları gören köylüler çocuğu ayıplar “kendisi oturmuş anne-babası yürüyor, ineyim de anne-baba siz oturun demiyor” diye. Adam çocuğunu ayıplamasınlar diye bu sefer çocuğunu alıp karısını oturtur eşeğe. Sonraki köye vardıklarında köylüler kadını ayıplar “prenses gibi oturmuş adamcağızla çocuğu yürütüyor” diye. Adam bu sefer kendisi oturur, sonraki köye vardıklarında da köylüler adamı ayıplar “kendisi oturmuş karısıyla çocuğunu yürütüyor” diye. Hadi der adam hepimiz yürüyelim. Bu sefer enayi der köylüler “hepiniz yürüyosunuz eşek ne işe yarıyor” diye. Hepsi eşeğin üzerinde yolculuk etmeye başladıklarında ise rastlayanlar yine ayıplarlar bunları “hepsi oturmuş üstüne yazık değil mi hayvancağıza diye”.

Başkaları tarafından yanlış anlaşılmamak veya ayıplanmamak uğruna bazen istediğimiz veya doğru olduğunu düşündüğümüz şekliyle davranmıyoruz. Ama hikayenin de desteklediği gibi herkesi mutlu edemeyiz veya herkes tarafından doğru anlaşılamayız. Bu yüzden, doğru olduğunu düşündüğümüz davranış biçimini uygulamalı ve bir miktar insanın da yanlış anlamasını göze almalıyız. Aksi takdirde, “falanca beni bu halde görürse ne der?”, “filanca bunu duyarsa ne düşünür?” derken kendimiz olmaktan da çıkıyoruz.

1 yorum:

Nart Bedin Atalay dedi ki...

Abicim kissa zaten hisseyi cok acik bir sekilde vermiyor muydu? Kissaya yazdigin $erh (aciklama) biraz ilkokul kompozisyonu dadinda olmus effedersin.

Benim de sorunum dogruyu yanlisi acik acik soylemem. Bu kadar da dogrucu olmak iyi olmayabilir tabii.