26 Nisan 2007 Perşembe

Bağlanmak Yok Hiçbir Şeye

Can Yücel'den bir şiir. Bence hayatın içinden ve etkileyici çünkü muhtemelen hepimizin zaman zaman yaşadığı "hayattan zevk almak için (veya bir uğraşı adamakıllı yapabilmek için) bağlanmamız gerektiği, eğer bağlanmazsak layıkıyla yaşamadığımızı düşünmemiz, önem vermeyip bırakmaktan kopmaktan korkmamız" ikilemine bir yanıt, bir öneri getiriyor.


Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
"O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni, Senin o'nu sevdiğinden.
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Çalıştığın binayı, masanı, telefonunu, kartvizitini...
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları...
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
"O benim." diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir seylerin...
Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.
Mesela turuncuya, yada pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden,
Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak

Can YÜCEL

3 yorum:

yavasyavas dedi ki...

yalınım, şiir seven arkadaşım.
bana bu şiir hüsrana uğramış birinin kendini toparlama dönemlerine ait gibi geldi. bir şeye tutku ile bağlandığımızda coşmaz mıyız, hayat farklı akmaz mı? ama ucuna ilişik yaşarsak hayatın, yaşadığımızı duyumsayabilir miyiz? zevk alabilir miyiz? kendimizi tanımlayabilir miyiz?
yavasyavas

Peynir Gemisi dedi ki...

Ne kadar çok rastlıyorum artık bu şiire eşin dostun günlüğünde, blogunda, yoksa herkes kaybetmeye alıştırıyor mu kendini büyünce, yoksa o tutkulu insanlar o güzel atlara binip çekip gittiler mi:)

yalın dedi ki...

Tesekkur ederim yorumlariniza. Ben bu siiri hayata cok baglanmamali seklinde anlamadim. Yazar ne icin yazdi bilemeyiz tabi de, bence bu siir diyor ki baglanilacak sey var baglanilmayacak sey var:)
Aciklayayim:
Tabi biseyde mucadele etmek icin, bi yere varmak icin veya belki sadece ugrasmak hosumuza gittiginden baglanacagiz. Katildigimiz ufacik bir yarismada bile hemen heyecanlaniveriyoruz. Kendimizi vermezsek zevk de almayiz, en ufak bi zorlukta vazgeceriz. Ama bu baglanis esnasinda, onsuz olmayacagina, baska bir alternatif olmadigina, basaramazsak cokecegimiz fikrine kaptirirsak kendimizi sonra husrana ugrayabiliriz. Hepimiz uc bes ugramisizdir da zaten hayatimiz boyunca. Yani canimizi disimize takip ugrasip didinirken de olmazsa canimiz sagolsun diyebilmeliyiz. Tabi bunun yazildigi kadar kolay olmadiginin farkindayim. Ama doktora yeterlilik surecinde az da olsa tattim bu duyguyu:)
Siire doneyim. Eger diyor illa biseylere onsuz olmamacasina baglanmak istiyorsan, ahanda git renklere baglan denize baglan, kaybetmezsin onlari.
Yani ben bu sekilde anlamak istedim bu siiri.