6 Mart 2010 Cumartesi

Haberler

Epeyce alıştım artık. Sokağa çıktığımda değişik bi yerdeymiş gibi hissetmiyorum. Otobüsleri yolun doğru tarafında beklemeye başladım. Hatta bisikletli yaşama (o da ters yönden akıyor :) geçmeme az kaldı.

Okulda yoğun çalışıyoruz. Çalıştığımın iki katını çalışsam o kadar iş var, öyle söyliyim. Benden beklentileri de var. Zaten hiç misafirliğe gelmiş gidecek gözüyle bakmıyorlar. Geçen de okul gazetesine haber koymuşlar benim gruba katılmamla ilgili:



















Evde de teyzemle iyi geçiniyoruz. Evrenciğimin bana verdiği pratik tarifleri kullanarak kendime 'decent' yemekler yapıyorum. Hatta bazen okula da götürüyorum öğlen yemeği olarak.




















Oxford'da Harry Potter filminde kullanılan bazı mekanlar var. Onları gezdim. Alttaki 1300'lü yıllarda yapılmış sonra da zamanla genişletilmiş bir kütüphane binasından bir görüntü. Harray Potter'da revir olarak kullanılmış. Asıl eski kitapların olduğu bölümde foto çekmek yasaktı. Hala da İngiltere'nin en büyük kütüphanesi sanırım. İngiltere'de basılan herşeyin bi kopyası buraya geliyormuş muhakkak. Yılda bir milyon item geliyor diye bir laf döndü artık ne kadar doğru bilmiyorum.




















Ve son olarak da Harry Potter'da yemek salonu olarak kullanılan yer, ama cok tanidik gelmeyebilir, cunku modelini yapip uzerinde calismislar, bilgisayar efektleri falan. Ama ilginç olanı buranın halen bir college (yurt okul arası bişey) olması. Burada yaşayıp bu yemekhanede yemek yiyorlar (ziyaretçi saati bittikten sonra yemek saati başlıyor). Yemekte karşılarında 14. yüzyılda o okulda yaşamış ve bimem ne dükü olmuş birinin tablosu. Bizde olsa 'bu okulda okudu Fatih Sultan Mehmet'in sadrazamı oldu' gibi birinin tablosu olabilirdi :)